Halk Şairimiz
Zaralı Aşık Halil Topçu
BEN BENİ BULDUM
Rahman Rahim emrin ile
Dirildim ben beni buldum
Yanıp da kül olmak için
Nâr oldum ben beni buldum
Hüsnün ile bağlayınca
Aşk sinemi dağlayınca
Gözyaşlarım çağlayınca
Duruldum ben beni buldum
Ola ki aşk çetin dere
Dol sineme yüz bin kere
Dergâhında yerden yere
Serildim ben beni buldum
Bu can muhtaç himmetine
Kabul buyur davetine
Habibinin sünnetine
Sarıldım ben beni buldum
Kadir Mevla’m yüce Hüda
Etme beni senden cüda
Halil’im der bu ne sevda
Vuruldum ben beni buldum
13-01-2014 Halil Topçu
SİVASLI
Y aradan Mevla’dan selam sizlere
Y üz yıllar bir ömür diler Sivaslı
Y azıların haz veriyor bizlere
Y üzünü görünce güler Sivaslı.
A lınca tarihi bir baştan ele
 şıklar diyarı denir bu ile
 şık Ruhsati’den Âşık Veysel’e
A h çekip dağları deler Sivaslı.
V urulup da kurşun yağsa bağrına
V elakin hançer de değse yağrına
V atan, millet, al bayrağın uğruna
V atan vatan diye çağlar Sivaslı.
U rfa’dan Maraş’a, İzmir’den Van’a
U zanır dost eli bütün cihana
U facık bir hata yapsa canana
U tanıp da birden solar Sivaslı.
Z at-ı Âlimlerin hoştur sinesi
Z ühre yıldızıdır her bir tanesi
Z ara’dadır Şeyh Merzuban Türbesi
Z iyaret eyleyip dolar Sivaslı.
B alları var dünyalarda yarışan
B in şifadır hemen kana karışan
B aksa ki komşusu yoksul perişan
B ir ekmeği dörde böler Sivaslı.
Ü lkenin kaderi çizildi burda
Ü lkümüz istiklal duyuldu yurda
Ü zülme bayrağım dalgalan surda
Ü stüne toz konsa siler Sivaslı.
L üzum gördü Atam geldi Sivas’a
L ütfeyleyip yazdı kanunla yasa
L akin hiç kimsede kalmadı tasa
L ayık-âne vefa kılar Sivaslı.
E kinler ağarıp başak salınca
E ken biçer derler kendi halınca
E r oğlu erler de asker olunca
E line kına kor salar Sivaslı.
N e güzel bir duygu annelik huyu
N isan yağmurudur gözünün suyu
N azar ile höllük eder yavruyu
N inniler söyleyip beler Sivaslı.
T oz duman kaplıdır yüksek dağları
T ürlü çiçek açar yeşil bağları
T arımla uğraşır bütün sağları
T oprağı teriyle sular Sivaslı.
B izim elde çoktur tarihi eser
B uruciye, Ulu Cami şaheser
B ir kılıç misali taşları keser
B ıçağın hasını biler Sivaslı.
A kar Kızılırmak çağlayıp akar
A rdından göz yaşı bağlayıp akar
A llı gelinleri dağlayıp akar
A ğıtlar yakıp da meler Sivaslı.
K esilir ümitler inerse perde
K aplıcaları var şifa her derde
K oç yiğitler perdah atar bu yerde
K ol gerip el ense dalar Sivaslı.
İ yilik yaparken medet umulmaz
İ limden, kültürden geri kalınmaz
İ tikat ehlidir eşi bulunmaz
İ yiden kötüyü eler Sivaslı.
L ale, sümbül açar bahar, yazları
L üle saça perçem çeker kızları
L ezzet-i sohbetle cilve nazları
L eblerine bal mı çalar Sivaslı.
E dep pınarından dolar mayamız
E hl-i beyt-in hayasından hayamız
E renlerin aşk bağından boyamız
E rbabına gönül bağlar Sivaslı.
R ahman Rahim sana açılan eller
R ahmetinle şifa bulur gönüller
R esul’üne ümmet oldu Haliller
R ahmetinden niyaz eyler Sivaslı.
10-12-2012 Halk Şairi:Halil TOPÇU
NURDUR ÖĞRETMEN
Ufuktan doğan bir güneş misali
Karanlık geceye nurdur öğretmen
Cehalet ordusu üstüne gelse
Zapt edilmez kale, surdur öğretmen.
Atam emir verdi kendi sesiyle
Öğretmenler, rehber yeni nesile
İlmin kapısını açan vesile
Tevazu bab-ında birdir öğretmen.
Her kim ki derdini eylerse niyaz
Muhabbet, hoşgörü onda imtiyaz
Sular gibi berrak sütten de beyaz
Gökten yere yağan kardır öğretmen.
Namusum, şerefim, edeple hayam
Kumaşım, astarım, hamurum, boyam
Umudum, hayalim, sevdalı rüyam
Halil’in gönlünde serdir öğretmen.
24-11-2010 Halil TOPÇU
SÖZ DEDİ BANA
DEDİM: dünya benle hasbihâl eyle
DEDİ: otur şöyle, yaz be Halilim
DEDİM: bu deryada şaştı pusulam
DEDİ: çırpınarak, yüz be Halilim …
DEDİM: bu hayatı nasıl çekelim
DEDİ: Yaradan’a, boyun bükelim
DEDİM: gel beraber yaşlar dökelim
DEDİ: bu ne büyük, haz be Halilim …
DEDİM: gönül karda, kışta, boranda
DEDİ: çaresi var, oku Kur-an’da
DEDİM: ecel, gelir ise bir anda
DEDİ: tövbe eyle, tez be Halilim …
DEDİM: aşık olan faniyi neyler
DEDİ: Mecnun olan, Mevlayı söyler
DEDİM: kul ne ile tefekkür eyler
DEDİ: akıl ile, göz be Halilim …
DEDİM: vatan, millet cihana değer
DEDİ: dost düşmana karıştı meğer
DEDİM: düşman candan biriyse eğer
DEDİ: hilesini sez be Halilim …
DEDİM: ektim, biçtim, rızkım aradım
DEDİ: benim, toprak anadır adım
DEDİM:bas bağrına, olsun muradım
DEDİ: sıra ile, söz be Halilim …
DEDİM: yüreğimde sevdanın narı
DEDİ: ben bilirim derdi, efkârı
DEDİM: hani nerde HALİL’in kârı
DEDİ: üç beş arşın, bez be Halilim…
21-06-2012
Halk Şairi:Halil TOPÇU
ESKİ SÖZLERİM |
|
1 | 2 |
“Aba” denir bizim elde “ana” ya “Bıldır” denir bir evvelki seneye “Düve” denir cinsi dişi danaya Hani nerde benim eski sözlerim
“Bibi” , “Eme” babanın kız kardeşi “Emâçer” iyice görmek her işi Karının kocası ise “Er kişi” Hani nerde benim eski sözlerim
“Herif” erkek ailenin reisi “Horanta” çol-çocuk ev ahalisi “Hecin” , “zırıl” bir adamın irisi Hani nerde benim eski sözlerim
Biçilen ağacın parçası “yonga” Ağaç kabuğuna denirdi “gamga” Sıçrayan kıvılcım adına “çınga” Hani nerde benim eski sözlerim
“Evcümen” evine bağlı olana Havuca “pürçekli” “kelem” lahana “Kasıt” ise mahsus söze yalana Hani nerde benim eski sözlerim
“Essah” denir gerçek olan sözlere “Pırtı” elbiselik kumaş bezlere “Sinitmiş” de sinsi kurnaz yüzlere Hani nerde benim eski sözlerim
“Aşurma” denirdi büyük kazana “Arakel” toplumda huzur bozana “Atlu” geçimsize, hem çok gezene Hani nerde benim eski sözlerim
“ Bayaktan”, “irelüün” önceki zaman “Malama” harmanda savrulan saman Kilota “paçalık”, şalvara “tuman” Hani nerde benim eski sözlerim
|
Başkasını kıskananlar “pahıl”dır “Çeç”in adı saptan ayrı tahıldır “Moloz” ise taş parçası çakıldır Hani nerde benim eski sözlerim
“Puharik” dumanı savan bacadır “Diga” ise kısa boylu cücedir “Cazu” kötü kadın hali nicedir Hani nerde benim eski sözlerim
“Fetil” sacda pişen ekmeğe denir “Gılik” biraz yağlı yendikçe yenir “Ağartu” süt, kaymak, yağ ile peynir Hani nerde benim eski sözlerim
“Kaliç” ekin kavranılan oraktır “Köstava” da ateş alan kürektir “Kömbe” dediğimiz güzel çörektir Hani nerde benim eski sözlerim
Hindinin diğer bir adı “culuk”tur Boynuzsuz keçinin adı “kölük”tür Çok yiyip içenin adı “tuluk”tur Hani nerde benim eski sözlerim
Bir nevi paradır “pangınot” “akçe” “Çevirme” etrafı ağaçlı bahçe Elbise sarılan kumaşa “bohça” Hani nerde benim eski sözlerim
Sabun ufağına deniyor “kırtik” Kar yağar yığını olurdu “kürtük” Her şeyin azına denir “bir pırtık” Hani nerde benim eski sözlerim
“Mıymıntı” elinden iş gelmeyene “Harço” beceriksiz yol bilmeyene “Karametli” yüzü hiç gülmeyene Hani nerde benim eski sözlerim
|
3 |
4 |
“Yarenlik” ve “mahsus” şakadan sözdür Hızlı, çabuk demek “şeremet” “tez”dir “Gidi boku” ise yenilen vezdir Hani nerde benim eski sözlerim
Sapıyla yakılan ekine “firik” Aç gözlü cimrinin adı da “derik” Yeni yumurtlayan tavuksa “ferik” Hani nerde benim eski sözlerim
Bir yaşına gelmiş koyuna “şişek” Sıpaya da “kürük” “merkep” se eşek Sobanın başında donana “üşek” Hani nerde benim eski sözlerim
Kılık kıyafete denirdi “urba” “Telis” ile “harar” büyükçe torba “Kelecoş” , “herle” , “tırıt” a çorba Hani nerde benim eski sözlerim
“Variyetli” denir zengin olana “Cıbıl” yoksul, “arık” zayıf kalana “Tummak” ise suya batıp dalana Hani nerde benim eski sözlerim
“Öğendere” ucu “modullu” deynek İç çamaşırın da adıdır “köynek” Söz verip cayana deniyor “dönek” Hani nerde benim eski sözlerim
“Hangırdamak” kikir kikir gülene “Zıbarmak”sa geberip de ölene “Körküsnü” tarlayı eşip delene Hani nerde benim eski sözlerim
Yıkanılan yere “çimecek” , “cağlık” Havluya da “peşkir” mendile “yağlık” “Gıcişmek” kaşınmak , önlüğe “yarlık” Hani nerde benim eski sözlerim |
“Buymak” üşümektir “tünemek” konmak Şansa da “ihbala” denemek “sınmak” İyi gün görmeye denirdi “onmak” Hani nerde benim eski sözlerim
“Buğuz” kin bağlamak “ellaham” meğer “İskemi” sandalye, su bendi “gever” “Paha” kıymet için biçilen değer Hani nerde benim eski sözlerim
“Ismarıç” bir şeyi sipariş etmek Hayvan otlatmaya denirdi “gütmek” “İyeşmek” te inatlaşıp zıt gitmek Hani nerde benim eski sözlerim
İyiye güzele denir “tavatır” “Nöğrüyon” demekse sorulan hatır Ölen erenlerin kabrine “yatır” Hani nerde benim eski sözlerim
Uzanıp yatmaya denirdi “sünmek” Koşmaya “seğirtmek” kaçmaya “tüymek” “Pehli” et yahnisi bir çeşit yemek Hani nerde benim eski sözlerim
Sulu kara “çepel” tipiye “boran” Salçaya da “pelver” “çalkama” ayran “Yumuş” hizmet etmek,“ferman” buyuran Hani nerde benim eski sözlerim
Hafiflere “yeğnik” şişman “balgoş” a “Sorutmak”sa ayakta dik duruşa Sağlama “kayım” , “süyem” bir karışa Hani nerde benim eski sözlerim
Biçilen ekinin köküne “hozan” Gönül sevdam beni eyledi “hazan” Halil’ e de “Hâllâ” diyorlar bazen Hani nerde benim eski sözlerim
02-11-2010 Halk Şairi Zaralı Halil TOPÇU
|
KÖYÜM PERİŞAN
Varıp seyran ettim babam yurdunu
Sis duman bürümüş dağlar perişan
Dedim acep neye bülbülün zarı
Bozulmuş bahçeler, bağlar perişan…
Daldım hayallere gezdim yol boyu
Her daim böylemi feleğin huyu
Karataş, Keşmende, gözenin suyu
O da dertli dertli çağlar perişan…
Çayda ördek, gökte turna ötmüyor
Bir bayramda görmek bana yetmiyor
Sönmüş ocakları duman tütmüyor
Sofrada bal, kaymak, yağlar perişan…
Purdan kağnı ile yığın inerdi
Sap üstünde çifte döven dönerdi
Sığırcıklar bölük bölük tünerdi
Boş kalmış harmanlar tığlar perişan…
Dam üstünde muhabbete çıkan yok
El uzattım elimizi sıkan yok
Çaldım birkaç kapı açıp bakan yok
Ölen ölmüş, kalan sağlar perişan…
Kader böyle imiş nasıl sileyim?
Ben bu derdi kimin ile böleyim?
Halil der uğrunda senin öleyim
Şimdi köşe bucak ağlar perişan…
10.09.2010
Halk Şairi Halil TOPÇU
BAYRAM ESKİ BAYRAM DEĞİL
Cemaat-i iki sıra
O da seyrek ara ara
Bayram namazından sonra
Bizim köyün haline bak…
Hacer Hala, Ali Dayı
Bekler idi kurban payı
Felek nettin bizim köyü
Kan ağlıyor seline bak…
Kavasbaşı, Hot Ali’den
Gücük Ali, Mestangilden
Gelen yok kalkıp yerinden
Nerde dostlar yoluna bak…
Çorba nefis yarma idi
Yemek mantı, sarma idi
Tatlı helva, hurma idi
Ocak sönmüş külüne bak…
Aşık Halil çoştu ağlar
Viran olmuş bizim bağlar
Feryat edip yürek dağlar
Dayanırsan diline bak...
29.11.2009
Halil Topçu
AŞIKLARIN ŞAHI VEYSEL
Aşıklık vasfının sultanı şahı
Ayrılık,gayrılık yoktu özünde
Aşığa sefadır olanca ahı
Aleme ibretle baktı özünde…
Şükreyledin her dem Hak’tan gelene
Şükür büyük nimet bunu bilene
Şaşardın hep dosttan ayrı gülene
Şeref,iffet,irfan çoktu özünde…
Ilgıt esen yeli eyledin nazar
Israrla söyledin bu han bir pazar
Irgattır kimisi, kim okur yazar
Işık saçan o Nur Hak’tı özünde…
Kainatın dedin ben bir nesiyim
Kadir-i Mevla’nın nakş-ı süsüyüm
Kerem,Yunus,Pir Sultan’ın sesiyim
Kara sevda seni yaktı özünde…
Vilayetin Sivas,Şarkışla yurdun
Velakin çok zaman gurbette durdun
Vatan diye diye hayaller kurdun
Veysel’in şimşekler çaktı özünde…
Şatıroğlu, toprak sadık yar dedin
Şeyda olanlara dünya dar dedin
Şerif-i Muhammed, Ali bir dedin
Şu lütfun Halil’in aktı özünde…
24.05.2009
Halil TOPÇU
SİVAS’TA
Gönül gel benimle muhabbet eyle,
Hayat, nasıl doğar-batar Sivas’ta?
Hakikat bildiğin ne varsa söyle,
Neslin ahde vefa tutar Sivas’ta.
Mürşid-i kâmilden bu asil mazi,
Yaradan Mevlâ’dan diler niyazı,
Şeyh Çoban’ı, Abdulvahab-i Gazi,
Mübarek erenler yatar Sivas’ta.
Çağlar Kızılırmak, Paşabahçe’si,
Çifteminare’si, Gökmedrese’si,
Yükselir semaya ilahi sesi,
İlm-i kelam alır satar Sivas’ta.
Mereküm, Gardaşlar, Seyfebeli’ni,
Çıkıp nazar ettim Sivas ilini,
Lale, sümbül, mor menevşe, gülünü
Arı koklar, bala katar Sivas’ta.
Çaresiz dertlere inerse perde,
Kaplıcaları var şifa her derde,
Yiğitlerin harman olduğu yerde,
Pehlivanlar perdah atar Sivas’ta.
Dağlarının gitmez sisi dumanı,
Düğün bayram olur, yayla zamanı,
Çoktur güzelleri kaşı kemanı,
Selvi fidan gibi biter Sivas’ta
Türk, Alevi, Sünni, Kürt’ü, Çerkez’i
Halil’im der gardaş bildik herkesi,
Birlik şöleninin ana merkezi,
Tarifsiz meşale tüter Sivas’ta.
19.10.2009
Halil TOPÇU
CANIM MUHAMMED
Kadir Mevlam ihsan eyle
Halim Muhammed'e varsın
Salavat-ı Zikir ile
Dilim Muhammed'e varsın...
Senin emanetin canım
Yordum gafletle pişmanım
Nefis hem şeytan, düşmanım
Yolum Muhammed'e varsın...
Ummanlarda çağlat beni
Yunus gibi dağlat beni
Bu sevdayla ağlat beni
Selim Muhammed'e varsın...
Zalimlerdeki meziyet
Ehl-i dine hep eziyet
Yakar beni bu vaziyet
Külüm Muhammed'e varsın...
Fanide mumum sönerken
Naşım kabir'e inerken
Halil mahşerde dönerken
Elim Muhammed'e varsın...
Halil TOPÇU
24.04.2009
RUHUN ŞAD OLSUN ALPEREN
Neyi anlatayım bilmem ben neyi?
Binbir işkenceyi hangi çileyi
Zindanlarda dahi sevdin ülkeyi
Dağlar Alpereni yedi neyleyim.
Hayatın fırtına, yelkenin kader
Bu yol sonsuzluğa böyle mi gider?
Maraş Keş Dağı’ndan geldi bir haber
Dağlar Bozkurtumu yedi neyleyim.
Kırıldı kollarım tutmaz elimse
Dayan sen yiğidim kalk bir gülümse
Söylemeye varmıyor ki dilimse
Dağlar Muhsinimi yedi neyleyim.
Yediden yetmişe Türkiyem yasta
Bülbüller figanda güller mi hasta?
Gül bağına ateş düştü Sivas’ta
Dağlar reisimi yedi neyleyim.
Türk İslam davanı baş tacı ettin
Vatan vatan diye yanıp da tüttün
Kanınla toprağı sulayıp gittin
Dağlar mücahiti yedi neyleyim.
Halil’im ne deyim ben bu yazıya
Yürek mi dayanır böyle sızıya?
Melettin cihanı sanki kuzuya
Dağlar Yiğidimi yedi neyleyim.
Halil TOPÇ
04-04-2009
Şanı Zara'nın
Nereden başlayıp ele alayım Tarihte var pek çok şanı Zara`nın Başım eğip iki büklüm olayım Şehitler vermiştir canı Zara`nın
|
İstemeyen bizi atıp tutsa da Nifak sokup aramıza katsa da Yolu düşen ah bir gelip yatsa da Sarayı aratmaz hanı Zara`nın
|
İşkodra`da, Galiçya`da, Yemen`de Dumlupınar, Sakarya`da İnön`de Çanakkale hem de Sina Çölü`nde Toprağı yoğurdu kanı Zara`nın
|
Halil`im sözünü kısa kes bırak Arzu edenleri sarsın da merak Öyle bir miras ki, mazisi berrak Her zaman nurlu doğar tanı Zara`nın
|
Baş ucunda Kösedağ`ın gölgesi Türkü söyler Kızılırmak`ın sesi Seyran eder der ki; bu neyin nesi? Cennet misali her yanı Zara`nın |
Ütüklü Halil TOPÇU |
Bizim Köyün Eski Tadı Kalmadı
Eşim dostum,gurbetteki canlarım Bizim köyün tadı tuzu kalmamış Gezdim her bir yanı durdu kanlarım Muhabbet eyledim Sözü kalmamış
|
Oğlu, kızı, genci oynar gülerdi İlkbaharda koyun kuzu melerdi Kaval sesi bu dağları delerdi Ne bir kelek sesi, Yozu kalmamış
|
Mehmet Dayı her yıl çoban olurdu Arayıp rızkını onda bulurdu Ala inek başı çekip gelirdi Yolakta sığırın Tozu kalmamış
|
Nerde buraların davarı, malı Nergis çiçek açmış, nakışlı halı Koca fidan olmuş küçücük çalı Karışmış tarlalar Bozu kalmamış
|
Haciz koymuş felek bağlamış haraç Dor atın yolunu bekliyor saraç Baktım, duyduğum ses motorlu araç Uluyup bağıran Mazı kalmamış
|
Zehir ettim yine ben bu bayramı Lokman`a söyleyin sarsın yaramı Beş kapıda bulamadım ayranı Sönmüş ocakları Közü kalmamış
|
Aşık Halil der ki neye uğradım Ak düşen saçımı yoldum taradım Yandı ciğerlerim bir su aradım Kurumuş, pınarın Gözü kalmamış
|
Ütüklü Halil TOPÇU |
ZALİM İSRAİL
Bir tarih boyunca eğmedik başı,
|
Bu ateş ki birdem seni de sarar,
|
Her taraf kan gölü döndü denize,
|
Davos zirvesinde kurdular oyun,
|
Halil'im sözümü söyleyim peşin,
|
Halil TOPÇU 02-02-2009 |
BİZİM YAYLALAR
Anlattın maziden dinledim seni Lal oldu dillerim ötmüyor baba Bu gece düşümde inlettin beni Ay Karanlık gece bitmiyor baba.
|
Adresini alıp izini sürdüm Göç yolundan aşıp yaylaya girdim Hasretle selamın götürüp verdim Uzattım elimi tutmuyor baba.
|
Hani baktım nerde obanın başı
|
Kaderde var imiş böyle yazılar
|
Koko gilde bilmez idi servetin
|
Kara tepe eder ah ile aman
|
Halil'im faniden bende göçerim
|
Halil TOPÇU 05-02-2009 |
GÖNLÜMÜZDESİN ÇANAKKALE
Medeniyet elden gider olmuştu
Ulu cihan düşman ile dolmuştu
Saysan elde tek bir silah kalmıştı
Tarihe destanlar yazan Atatürk.
Akan kanlar yerde kalmasın dedin
Fırlayıp orduya komutu verdin
Altı-yedi devlet karşında gördün
Kurulmuş oyunu bozan Atatürk.
Ermeni milleti hesapta yoktu
Meğerki,ihanet edenler çoktu
Artık yeter deyip fermanı yıktı
Laik iradeyi çözen Atatürk.
Al sancak göklerde bilmez esaret
Türk milleti yılmaz,serde cesaret
Ata'mdan yadigar bu Cumhuriyet
Tekniği bilimi düzen Atatürk.
Ülkenin kaderi güldü seninle
Rehber olup ilke yazdın elinle
Karşımda konuştu resmin benimle
Gönülden gönüle gezen Atatürk.
Halil TOPÇU
18-03-2009
NE OLDU SANA
Söyle köyüm söyle ne oldu sana
Nevbaharda açan güller gibiydin
Dönmüşsün baykuşlar ötüşen hana
Bülbülün ağzında diller gibiydin.
Muhabbete geldim dinle sözümü
Hasretin bağrımı yaktı özümü
Ver mendilin silem yaşlı gözümü
Tenimi okşayan yeller gibiydin.
Bozulmuş dümeni olmuş işinden
Bir zalim avcı ki sürer peşinden
Turnam gibi ayrı kalmış eşinden
Ördekler uçuşan göller gibiydin.
Ecel vakti kabir bir yer peylesin
Bas bağrına gönlüm murat eylesin
Halil senden başka yari neylesin
Koklayıp sevdiğim güller gibiydin.
Halil TOPÇU
22-03-2009